Antalya

10 Kafa Karıştırıcı İngilizce Kelime

slug-header-image

İngilizce eski ve uzun bir tarihe sahip bir dildir. Bundan dolayı mantıksız gelebilen veya çok benzer olsalar bile farklı anlamlara sahip bir çok kelime içerir. Bundan dolayı, seviye ve yaş fark etmeksizin, çoğu insan farklı kelimeleri karıştırılabilir. Her ne kadar bu kafa karıştırıcı kelimeleri ayırt etmesi çok zor olmasa da, bazı durumlarda, doğduklarından itibaren İngilizce konuşan İngilizler ve Amerikalılar için bile büyük sorun olabilirler! 


English Time olarak en çok kafa karıştıran 10 kelimeyi sizin için bir listede örnekleri ile beraber sıraladık. Bu 10 kelimeyi öğrenmeniz sizin İngilizce konuşurken ve yazarken en çok yapılan bu hatalardan kurtulmanızı ve etkili iletişim kurmanızı sağlayacaktır. Hadi, bu 10 kelimeyi beraber inceleyelim!



1. moral vs. morale

moral, Türkçede ahlak anlamına gelen bir isim ve sıfattır. Ahlak, uygun olarak ayırt edilenler ile uygunsuz olanlar arasındaki niyetlerin, kararların ve eylemlerin farklılaşmasıdır.

örnek;

“Every story teaches an important moral lesson.” 

Her hikaye farklı bir ahlak dersi öğretir. 


morale, Türkçede de benzer bir kelime olan morale ise belirli bir zamanda bir kişinin veya grubun güveni, coşkusu ve disiplinine verilen isimdir. 

örnek;

"the team's morale was high." 

Takımın morali yüksekti.



2. addition vs. edition

addition, ekleme anlamına gelir ve günlük hayatın çok farklı yerlerinde kullanılabilir. 

örnek;

"We are planning a new room addition."

"Yeni bir oda eklemeyi planlıyoruz."


edition ise baskı ya da sürüm anlamına gelir ve bir kitabın, gazetenin belirli bir versiyonunu ifade eder. 

örnek;

“the latest edition of the software.” 

yazılımın en son sürümü



3. envelope vs. envelop

envelop birini veya bir şeyi tamamen kuşatmak veya sarmak anlamına gelen bir fiildir.

örnek;

“They can cover the face alone or envelop the entire head.”

Yüzünü tek başına kapatabilir veya başının tamamını sarabilirler


envelope ise kart veya mektupları çevreleyen zarfı ifade eden bir isimdir.

örnek;

“He held up a closed brown envelope.”

Kapalı kahverengi bir zarf tuttu.


4. allusion vs. illusion

allusion, ima anlamına gelir ve doğrudan bahsetmeden bir şeye ifade etmek anlamına gelen bir isimdir."

örnek;

“It was an ironic allusion to 19th century modes of narration.”

19. yüzyıl anlatım tarzlarına ironik bir imaydı.


illusion ise Türkçede benzer bir kelimedir ve illüzyon ya da yanılsama anlamına gelir. görünenden veya olduğundan farklı görünen bir şeyi ifade etmek için kullanılan isimdir.

örnek;

“This will give the illusion of a larger lip.”

Bu daha büyük dudak illüzyonu verecektir.



5. device vs. devise

device, cihaz anlamına gelir ve en çok elektronik eşyaları ifade ederken kullanılır. 

örnek;

“That device can track where you are at any time.”

Bu cihaz, herhangi bir zamanda nerede olduğunuzu izleyebilir.


devise ise bir şeyler planlamak, tasarlamak anlamına gelen bir fiildir. Zor ve karmaşık bir şeyi icat etmek anlamına da gelebilir. 

örnek;

“The engineers' newest project is to devise a more efficient water filtration system.”

Mühendislerin en yeni projesi, daha verimli bir su filtreleme sistemi tasarlamaktır.



6. plain vs. plane

plain, düz anlamına gelen bir sıfat, zarf ve isim olarak kullanılabilir. Aynı zamanda bazı durumlarda basit ve süsten uzak anlamına gelen sade olarakta kullanılabilir.

örnek;

“She was now plain rather than pretty.”

Güzel olmaktan çok sadeydi.


plane ise çoğunlukla bir uçak veya düz bir yüzey anlamına gelen bir isim olarak kullanılır. 

örnek;

“I'm still not going to watch your plane leave.”

Yine de uçağının kalkışını izlemeyeceğim.


7. base vs. bass

base, temel anlamına gelen bir isim, fiil ve sıfattır. Aynı zamanda bir şeyin dibi veya başlangıcı anlamlarına da gelebilir. 

örnek;

“The only sound was the rush of water at the base of the canyon.”

Tek ses kanyonun dibindeki suyun hışırtısıydı.


bass ise düşük veya derin bir ses anlamına gelen bir isimdir. Aynı zamanda Bass gitar anlamına da gelebilir. 

örnek;

“Radcliffe learned to play bass guitar from Gary Oldman.”

Radcliffe, bas gitar çalmayı Gary Oldman'dan öğrendi.



8.  pray vs. prey

pray, dua etmek anlamına gelir ve genellikle dinsel bir anlamda kullanılır. Buna rağmen farklı durumlarda dilemek anlamına da gelebilir.

örnek;

“In peace let us pray unto the Lord.”

Huzur içinde Rab'be dua edelim.


prey ise av, kurban anlamına gelir ve genellikle vahşi yaşam belgesellerinde duyabileceğiniz bir kelimedir. Aynı zamanda mağdur olan birini isimlendirmek için kullanılabilir. 

örnek;

“The town had become a prey to anarchy.”

Kasaba anarşinin kurbanı olmuştu.


9.  quiet vs. quite

quiet, sessiz anlamına gelen bir sıfat ve fiil olarak kullanılabilir.

örnek;

“He was quiet for a long moment.”

Uzun bir süre sessiz kaldı.


quite ise oldukça, tamamen anlamına gelen bir sıfattır ve “very” ile benzer olarak kullanılabilir.  

örnek;

“the project was a quite success”

Proje büyük bir başarıydı.



10.  wander vs. wonder

wander, dolaşmak, gezinmek anlamına gelir ve genellikle belirli bir amaç veya yöne sahip olmadan farklı yerlere gitmek anlamında kullanılan bir fiildir.

örnek;

“I hope it's okay if I wander around for a while.”

Umarım etrafta biraz dolaşsam sorun olmaz.


wonder ise merak anlamına gelen hem isim hem de fiil olarak kullanılabilir. 

örnek;

“The child's eyes were filled with wonder during the trip to the circus.”

Sirk gezisi sırasında çocuğun gözleri merakla doluydu.


Detaylı Bilgi İçin

Hemen Doldur!

Türkiye'nin en büyük ve öğrencisine en çok değer veren kurumu